ARZU KAYA URANLI - Babalar ve kızları

Babam gençken bir gece rüyasında ak sakallı bir dede görmüş. Dede babama 40 yaşından sonra çok zengin olacağını söylemiş. Sevgili babacığım o günden sonra kırk yaşına basacağı günü hevesle bekler olmuş. Gel zaman git zaman vakit gelip çatmış. Babam 40 olmuş ve rastlantı bu ya ben doğmuşum! O gün bu gündür beni “En büyük zenginliğim ” diyerek sever ve her fırsatta gururla bu  hikayeyi anlatarak onurlandırır. Bense yıllar boyunca babamın cömetçe ortaya koyduğu, göstermeyi hiç esirgemediği sevgisinin hayatıma ne büyük katkısı olduğunu ancak yeni yeni anlayabiliyorum.

Aslında, baba ve çocuk ilişkisi, aile yapısının önemli bir dinamiği olmasına rağmen maalesef çağlar boyunca  babanın yegane görevinin  evi geçindirmek ve evde disiplin sağlamakla sınırlı olduğu düşünülmüş ve  genellikle çocukların  eğitiminde katılımcı rolü, göz ardı edilmiş. Oysa, zaman içinde, babaların çocuklar üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu bilimsel olarak da kanıtlandı. Günümüzde bir çok baba, çocukların yaşamında aktif ve yapıcı rol oynuyor ve bunu da harika  yapıyorlar.

Ebeveyn-çocuk ilişkisi göz önüne alınınca, babalar ve kızları arasındaki eşsiz bağ da hayli dikkate değer. Babanın esaslı görevlerinden biri, hayatındaki ilk erkek olarak  kızına doğru bir “erkek” portresi çizebilmek ve “erkeklik” müessesini hakkıyla temsil edebilmekten geçiyor.  Zira kız çocuğu hem  erkek cinsine ait özellikleri, hem de bu cinsle etkileşimin ilk ip uçlarını babasıyla olan dialogtan çıkarıyor  Erkeklerin kadınlar hakkında ne düşündüğünü, kendisinin bir erkeğin gözüyle nasıl görünüğünü ilk babasından aldığı tepkilerle sezinliyor. İşte bu yüzden kız çocuğunun öz güveninin gelişmesinde ve ayağının yere sağlam basmasında babası önemli rol oynuyor.

Mart ayında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington’da Başkan Barack Obama’yı ziyaret etti. Başkan Obama, ziyaret sonrasında basına yaptığı açıklamada, iki liderin de kız çocuğu babası  olduğuna dikkat çekerek , Erdoğan’la çocuk yetiştirmeye yönelik  ortak deneyimleri hakkında konuştuklarını ve kızları yaşça daha büyük olan Erdoğan’dan bu konuda tavsiyeler aldığını söyledi.

Obama’nın  açıklamasının ardından  Washington Times Gazetesi’nin hatrı sayılır köşe  yazarlarından  Marybeth Hicks “söz konusu kızlara gelince, kadın veya temel özgürlüklerin kısıtlanması açısından İslam hiç bir dinde olmadığı kadar  engelleyici” diyerek  kız çocuğu yetiştirme konusunda Erdoğan’dan tavsiye aldığını söyleyen  Obama’yı sertçe eleştirdi. Obama’ya  Google’da  küçük bir araştırma yaparak  34 milyon sitede yer alan İslam’a göre kız yetiştirmenin korkunç (!)esaslarını incelemesini tavsiye eden Hick, çoğu Müslümanın kızlarını ikinci sınıf vatandaş statüsünü kabul etmeye zorladıklarını da iddia etti.

Bu nasıl bir gaf? Türkiye ve İslam’da kadının rolü nasıl ve niçin bu kadar yanlı yorumlanabilir anlayamıyorum! Öncelikle  Sayın Hicks’e , İslam ve Türkiye hakkında daha ciddi bir araştırma yapmasını öneririm. Bir gazeteci olarak Google’dan daha iyi referanslara sahip olması gerekir. Eğer gerçekten İslam’ı anlamak istiyorsa, Profesör Walter H. Wagner’dan  “Openning Quran” ı okuyarak işe başlayabilir mesela! Türkiye hakkında bilgi edinmek istiyorsa da, Türkiye’ye gitsin. Kesinlikle  pişman olmaz! Bugün Türkiye gündemini meşgul eden aile içi şiddet, doğum kontrolü, kürtaj gibi henüz çözümlenememiş kadına ait sorunların ABD’de çözüldüğünü söyleyebilir miyiz? Amerikan kadınları, “eşit ücret”mücadelesi vererek erkeklerle aynı kriterlerde para kazanma mücadelesi verirken Müslüman kadınların ikinci sınıf olduğunu söylemek ne kadar adil?

Yine de, Hicks’in yazısını okuduktan sonra İslam’da baba kız ilişkisini kız çocuklarının konumunu biraz kurcalamak istedim. Bir kız babası olan İlahiyat doktoru Ahmet Kurucan’a danıştım. Müslüman bir baba olarak kendine Hz. Muhammed (SAV)’1 model aldığını belirterek söze başlayan Kurucan, “Anne babalara cocuk eğitimi açısından en önemli gördüğüm tavsiyem; cocukları ile aradaki mesafeyi korumak şartıyla dengeli bir  arkadaşlık kurmalarıdır. Dengeli arkadaşlığın esasları adına şunlar sıralanabilir:
a-Empati kurmak
b-Ödül-ceza sistemleri arasında denge oluşturmak
c-Çocuklarla nitelikli zaman geçirmek
d-Rol modeli olmak”

Sizce bu bağlamda İslam modern  psikolojiden farklı bir şey söylüyor mu?

Ayrıca Central New Jersey Dinlerarası Diyalog Merkezi’nin, yöneticisi, Nuray Tuğrul-Yurt da Kuran’ın kadın ve erkeği  eşit tuttuğunu vurgulayarak İslam kadına evlilik, eğitim, aile ve çocuklar üzerinde karar verme hakkı verir. Kadın mülk edinme, zenginlik kazanma ve toplumun bir parçası olma haklarını İslam’la kazanmıştır. Müslüman kadın, mal sahibi olma, eğitim ve bilgiye ulaşma konularında erkeklerle eşit olmasının yanında, dini yükümlülükler açısından da Allah katında erkekten farklı bir yerde değildir. Kız çocuklarının okutulmamasının İslam’la özdeşleştirilmesi son derece yanlış. İslam tüm  Müslümanları bilgiyi aramaya çağırır. Kadın ve erkek akademisyenleri eğiten Peygamber eşi Hz. Ayşe,  İslam’ın ilk hocalarından biriydi. İslam kadına en büyük özgürlüğü ve en geniş  hakları verdi. Ancak Müslüman kadınlar, kendi ulusal kültürel değerleri içinde bu özgürlüğü ve haklarını korumayı başaramadılar. Maalesef toplumsal ve kütürel baskı ile dini karıştırıyoruz “dedi.

Baba-kız ilişkisi, üzerinde her zaman konuşulabilecek karmaşık bir olgu. Ben Sayın Hicks’in  yaptığı gibi bu olgunun bir dini suçlamak için kullanılmasının akıllıca olduğunu sanmıyorum. Dinleri ne olursa olsun çağlar boyunca kadınlar, hep hak kazanma mücadelesi verdiler ve  bu  mücadele asla bitmeyecek gibi görünüyor.

Baba olmak emekliliği olmayan çok zor bir iş. Kimi baba bu işte çok başarılı kimisiyse berbat. Pek çok kötü baba var. Bununla birlikte harika babalar da var. Nihayetinde, her erkek, çocuk sahibi olabiliyor ama her çocuk sahibi olan erkek “baba’ olamıyor.

Tüm babaların babalar günü kutlu olsun!…

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.