GİRİŞİMCİLİK – 2014’te ‘Faaliyet Kârı Formülü’ ile Kârlılığınızı Nasıl Artırabilirsiniz?

2013 yılının bitmesine çok az kaldı. Geçen 12 ay birçok Kobi için belki çok verimli değildi. Ancak gelecek yılı daha iyi değerlendirmemek için bir sebep yok! Geçmişiniz geleceğinizle aynı olmak zorunda değil, öyle değil mi?

2012’nin sonunda bir bütçe hazırlamıştınız, değil mi? Acaba belirlediğiniz rakamlar ne kadar gerçekçiydi ve bu rakamları belirlerken ne gibi planlar yapmıştınız hatırlıyor musunuz?

Belki o dönemde krizin etkilerinin artık iyice dağılacağını düşünmüştünüz, belki fazla hayalci davranmıştınız ya da her seneki gibi adet yerini bulsun diye bir hedef koyuvermiştiniz. Boşverin, ne olduysa oldu! Şimdi tüm bu sebep ya da mazeretlerimizi bir kenara bırakıp sonuç odaklı düşünelim. Bütçemizi oluştururken neler düşündük ve bütçemizde belirlediğimiz hedeflere ulaşmak için neler yaptık, onlara bakalım. Neyi eksik yaptık, nerede hata yaptık? Analiz edip, doğruya ulaşalım.Buradaki asıl problem şudur; çoğu zaman firma sahipleri bütçeyi oluşturmanın sadece rakamlar yazmaktan ibaret olduğunu düşünürler. Halbuki bütçe planı bir stratejiler zinciridir.

Bütçe hazırlamanın kilit noktası nedir?

Bütçenin kilit noktası kârdır. Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi şirketlerin asıl amacı kâr etmektir. Her şeyden önce bütçe planınızı yaparken hedeflediğiniz kârdan yola çıkarak gelir hedeflerinizi, dolayısıyla da satışlarınızı belirlemelisiniz. Genelde firma sahiplerinin yanılgıya düştükleri nokta budur. Çünkü kâra odaklı olmayan satışlar birçok firmanın sonunu hazırlamıştır. Hani hep etrafımızda duyarız; “Sürekli çalışıyorum, çok ciddi cirolar yapıyorum, ama elime hiçbir şey kalmıyor.”

“Kazandığım para sadece giderlerimi karşılıyor.”


“Çok büyük firmalarla çalışıyorum, onlarla çok büyük işleri başarıyoruz ama ters giden bir şeyler var, çünkü ben bir türlü kâr edemiyorum, yerimde sayıyorum.” İşin can alıcı kısmı bütçe planınızın ana kalemi gelirler olarak görünmekle birlikte, bu konuda eğer kârınızı attırmaya yönelik bir stratejiniz olup buna göre gelirlerinizi planlamazsanız sonuç boşuna çalışılmış bir bütçe dönemidir. Çok basit bir şekilde formüle edersek; “Faaliyet Kârı = Gelirler – Giderler” dir.


Bu formülden yola çıkarak kârı arttırmanın en temel iki yolu vardır:


1. Giderlerinizi düşürmek.

2. Gelirlerinizi arttırmak. Ürününüzü veya hizmetinizi öyle bir tasarlarsınız ki, minimum sürede, sıfır hatayla ve maksimum kalitede sizin elinizden müşterinize gider. İşte böyle bir ürün veya hizmetin kârınızı ne kadar arttırabileceğini düşünebiliyor musunuz? Bir şirket düşünün, ürününü satmış ama daha sonra üretim hatasından dolayı servis göndermek zorunda kalıyor ve problemi bu servis çözüyor. Firma açısından baktığımızda üretimdeki bir hatanın firmaya getirdiği servis maliyeti, zaman kaybı ve meydana getirdiği psikolojik etkiler ölçülmeye değer. Müşteri açısından baktığınızda ise soruna hemen çözüm bulunduğu için bir problem yokmuş gibi görünse de, satın aldığı bir üründe böylesine bir problem yaşamak bilinçaltında negatif düşüncelere sebep olmuştur. Bütçe açısından baktığımızda ise servis maliyeti (servise giden kişinin maliyeti+gönderilen aracın masrafı+servis süresince kayıp iş gücü ve zamanı) sizin giderlerinize yansımış olacak ve bu da direkt kârınızı etkileyecektir. Bütün bunların yaşanmaması için de firmanızın içinde bir sistemler stratejinizin olması gerekiyor. O halde ilk olarak nasıl bir kâr hedeflediğimizi tespit etmeliyiz. İkinci adım ise; Gelirleri Hesaplamak


Bütçenizin ilk satırında “gelirler” yazar. O halde istediğimiz kârı tespit ettikten sonra bu kârı elde edebilmek için satışlarımızın ne olması gerektiğini hesaplamalıyız.

Bütçenizi oluşturan ana kalemlerden biri olan gelirlerinize baktığınızda ne görüyorsunuz? Hedeflediğiniz kadar satış yapabilmiş misiniz?


Satışlarınızı “kalıcı olarak” arttırmak amacıyla mutlaka bir pazarlama stratejisi belirlemeniz gerekmektedir. Bu stratejiniz öncelikle müşterilerinizi çok iyi tanıyıp, onları çok iyi anlayıp, onlara nasıl hitap edeceğinizi belirlemekle başlar. Biz buna müşterilerinizin demografik ve psikografik özelliklerinin tespiti diyoruz. Neden böyle bir şeye ihtiyacınız var biliyor musunuz? Çünkü satın alma işlemi, sadece akıl tarafından yerine getirilen bir faaliyet değil, zihnin duyusal etkileşimleri sonucu gerçekleştirilen bir faaliyettir. Bu durumda müşterilerinizin daha çok nerelerde bulunduğunu keşfedip, onları cezbedecek ve sizin ürününüze çekecek projeler hazırlamak da pazarlama stratejinizin bir parçasıdır. Üçüncü adım; Giderleri Hesaplamak


Bütçenizin ikinci sırasında ise “giderler” yazar. Giderler masraf demektir. Peki, masraflarınızı kısmak için firma içi kontrol sistemleriniz ne kadar işliyor? Firmanıza dışarıdan gelen paranın firma içinde nasıl dolaştığı kontrol altında mı? Firmanızdan çıkan para kontrol atında mı? İşte bu giderlerinizle ilgili çalışmalar da ayrı bir strateji gerektirir. Bütçe planının neden bir stratejiler zinciri olduğunu açıklayabildiğimi umuyorum. Tekrar başa dönelim. 2012’nin sonunda bütçe planınızı yaparken, hedeflerinize ulaşmak için hangi stratejileri belirlemiştiniz? 2013’ün sonuna yaklaştığımız bu dönemde, en azından 2014 için koyacağımız hedefleri ve izleyeceğimiz yolu da belirlemenin nasıl bir şey olacağını hayal etmenizi istiyoruz. Emin olun izleyeceğiniz yol belli olduğu sürece, koyduğunuz hedef hayal olmaktan çıkıp gerçek olacaktır.


Subegüm Bulut

Özgür Kaşifler İşletme Koçluğu

Genel Müdür / Baş İşletme Koçu

www.ozgurkasifler.com

İşletmenizi büyütürken yaşadığınız her türlü sorunla ilgili sorularınızı aşağıdaki linkte bulunan formu kullanarak bana iletebilirsiniz:

http://www.zamanamerika.com/index.php/tr/2011-07-25-15-55-34 [1]

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.